Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Ocak 2012 Pazar

Tesirsiz Parçalar 104-107..

104.
Bazı şeyler söylenmez. Utanmakla ya da korkmakla alakası yoktur bunun. Bazen 'kelimeler bazı anlamlara gelmez.' Başkaları cehennemdir demiş Sartre taa ebesinin .mının bilmem kaç yılında. Eğer Sartre o zaman o lafı etmeseydi ben tam olarak şu an buna benzer bir laf edebilirdim. Derdim ki şimdi her insan birilerinin cehennemidir. Tabi bu lafı eden ben olduğum için bir bok anlaşılmazdı. Olsun, zaten hayatım tekrarlardan ibaret olan vahim bir anlatım bozukluğu olduğundan buna içlenecek falan değilim. Demem o ki hep birlikte oturup Ferdi Tayfur dinlesek her şey daha anlamlı olabilir. Evet birlikte. Ama ayrı ayrı ve başka başka yerlerde. Uzak duralım birbirimizden ve mütemadiyen Ferdi Tayfur dinleyelim. İlk paylaşımı en günahsızımız yapsın..


105.
İsviçre'li psikolog Kübler-Ross üzüntü ile ilgili muazzam şemasında keder dediğimiz şeyin beş evreden geçtiğini söyler. İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul. Bu hiyerarşiyi bütün ömrümüze yayabiliriz aslında. Çok sevdiğimiz birinin ölümünü ya da ondan ayrılma sürecimizi düşünün örneğin. Bu durumla karşılaştığımızda ilk yaptığımız şey hayır demektir. Hayır, olamaz, bu benim başıma gelemez, bir yanlışlık olmalı, sakin ol her şey yoluna girecek.. Bu acıklı inkar evresinin hemen ardından öfke evresine geçeriz. O'na ya da kendimize acımasızca saldırmaya başlarız. Olağanüstü enerjik bir evredeyizdir. Lanet olsun, canı cehenneme, canım cehenneme, herkesin canı cehenneme, defolsun gitsin, iyi oldu vs.. Sonra öfke yatışır ve pazarlık evresine geçilir. Olacakları ertelemeye ya da en azından sonuçlarını hafifletmeye çalışırız pazarlık evresinde. Öfkenin yerini kaybetme gerçeğiyle karşı karşıya kalmanın burukluğu alır. Hatalarımızı düzeltmek için umutsuzca çabalar, öfke evresinde ağzımızdan çıkan kötü sözler için özürler diler, tutamayacağımız sözleri arka arkaya sıralar ve bir çıkış yolu bulmaya çalışırız. Elbete nafile bir çabadır bu. Hiçbir sonuç vermez ve biz korkunç bir değersizlik hissiyle depresyon evresine geçmiş oluruz. Yapabileceğim hiçbir şey yok deriz, hiçbir şeye gücüm yetmiyor, elinden hiçbir şey gelmeyen zavallının tekiyim ben ve başıma gelen her şeyi hakediyorum. Bu evre en tehlikeli evre olmakla birlikte (ki uzunluğu durumun vehametine göre diğer üç evreden çok daha fazla olabilir) aslında ışığın görülmesi açısından iyileşme öncesi evre olarak da nitelendirilebilir. Eğer bir şekilde ölmemeyi başarırsak kabul evresine geçeriz. Öfke evresindeki sahte kabullenişin yerini gerçek bir tevekkül ve kabul alır bu evrede. Olanları kabullenmeye başlayıp kendimize akacak başka mecralar aramaya başlarız. Tabi bu sıralama herkes için genellenemez. Evrelerin sıraları kişiye ve duruma göre değişebilir. Ama bu beş evre, her telafisi olmayan kayıpla birlikte yaşadığımız ve ölene kadar da yaşamaya devam edeceğimiz manik-depresif ruh hallerimizin en net sığınaklarıdır..

106.
Hem ben eldiven takmam bilirsin ve ellerim hep üşür.. Hiç çıkarmayacak mıyım ceplerimden? Burnumun direği şimdiden sızlamaya başladı. Kaç şişe kanyak içsem sıfırdan başlarım?

107.
Bilmem kaç milyar yıldır durmaksızın kendisinin ve kocaman bir ateş topunun etrafında dönen bir dünyada yaşıyoruz ve birileri bizi kararsız olmakla suçluyor. Önce şu lanet olası gezegen sabit bir nokta beğenip dönmeyi kessin sonra biz ruhumuza akacak mecra aramaktan vazgeçelim..

2 yorum:

  1. Evet evet, Ferdi Tayfur dinleyelim.

    YanıtlaSil
  2. ''İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir.Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık ,yüzlerce vaziyet vardır.Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz'' saatleri ayarlama enstitüsü

    YanıtlaSil