Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Mayıs 2011 Pazar

Tesirsiz Parçalar 40..

40.

David Foster Wallace okuyunca yalnız olmadığımı anladım. Her ne kadar ilaçlarla üstesinden gelemediği süregelen depresyonun sonucunda intihar etmiş olsa da, büyük laflar edip gitmiş gittiği yere..
" Tamam, peki, evet, ama dur biraz tamam mı? Beni anlaman gerek. Tamam mı? Bak. Huysuz olduğumu biliyorum. Bazen biraz içe kapanık olduğumu da biliyorum. Benimle beraber olmanın kolay olmadığını biliyorum tamam mı? Tamam mı? Ama ne zaman huysuz olsam, içe kapanık olsam, benim seni terk ettiğimi ya da sepetlemeye hazırlandığımı düşünüyorsun. Dayanamıyorum buna. Sürekli korkman yoruyor beni. Hangi ruh hali içinde olursam olayım saklamam gerekliymiş gibi geliyor, çünkü sen hemen seninle ilgili olduğunu ve seni sepetleyip terk etmeye hazırlandığımı düşünüyorsun. Bana güvenmiyorsun. Güvenmiyorsun. Yaşadıklarımıza bakarak bana kayıtsız şartsız güvenmen gerektiğini falan söylemiyorum. Ama sen de hiç güvenmiyorsun bana. Ne yaparsam yapayım bana karşı güvenin sıfır. Değil mi? Seni terk etmeyeceğime söz veriyorum dedim ve sen de bu beraberliği uzun soluklu gördüğüme inandığını söyledin, ama inanmadın. Değil mi? Bunu olsun kabul et, edebilir misin? Bana güvenmiyorsun. Hep kaygan zemindeyim. Görmüyor musun? İkide bir sana güven vermekle uğraşamam ki."
Parmenides haklı galiba. Akış yok.. Hareket yok.. Değişim yok.. Dönüşüm yok.. Her şey tek ve bütün ve sabit ve sonsuz.. Diyalektiğin canı cehenneme. Hem Kadıköylü şairin dediği gibi.. "Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder